Ölülere yaşayanlardan daha çok çiçek verilir , çünkü pişmanlık minnetten daha güçlüdür. " Anne FRANK "
11 Ocak 2017
Herşey olup bittikten sonra nerede yanlış yaptığını anlamak sanıldığının aksine
marifet değil , marifet o an yaşanırken yaptığının yanlış olduğunu anlayabilmek . . .
Çünkü hayat çoğu kez insana ikinci bir şans vermiyor ve işte bu yüzden sadece
yaptığının yanlış olduğunu , o işi veya hareketi yaparken yanlış olduğunu anlayıp
hatasından dönen insanları ödüllendiriyor.
Ödüllerin büyük olmasının sebebi de bu biraz da ; çünkü çok ama çok az insan
yaptığının yanlış olduğunu o işi yaparken anlayabiliyor.
İnsanların büyük çoğunluğu yaptığı yanlışı fark etmiyor , farkedenler ise kötü şeyleri
düşünmek istemiyor ve çok önemsemiyorlar. Herkes anın büyüsüne kendini kaptırıyor
oysa bir sonraki sahne geldiğinde ne yapacağını düşünmüyor , düşünmek de istemiyor.
O az sayıdaki insan yaptığı yanlışı daha yaparken görebiliyor , çok çok daha azı ise
o yanlıştan vazgeçebiliyor ve işte o en sona kalan azıcık insan ödüllendiriliyor.
Ödülü sadece maddi olarak düşünmeyin , bazen geri dönüp bakıldığında duyulan
bir pişmanlık insanın canını o kadar yakabiliyor ki ; sırf o acıdan kurtulmak için
zamanda geriye dönüp o yanlışı yapmamak için değil paranızı belki canınızı bile
vermek isteyebileceğiniz durumlar olabiliyor.
Çok şey yaşadım ama daha önemlisi yaşadığımdan çok daha fazlasını çevremde
gördüm. Yarınların insana ne getireceğinin, sen ne kadar plan yaparsan yap
bazen rüzgarın seni alıp nerelere , kimlere savuracağını asla bilemiyorsun.
Bir gün baktığında o an kendini geçmişte umduğundan çok ama çok farklı
bir noktada görebiliyorsun. Nerede , nasıl , kiminle yaşayacağını hayal edip
planlar yaparken , kendini bambaşka yerlerde bambaşka insanlarla hiç hayal
bile edemeyeceğin bir hayatın içinde bulabiliyorsun.
Asla yıkılmaz dediğin insanların un ufak olduğunu , asla olmaz dediğin şeylerin
olduğunu , asla yapmam dediğin şeyleri yaptığını bazen çok acı , bazen de biraz
tatlı bir tebessümle görebiliyorsun.
İşte bütün bu olanlardan , yaşadığın,gördüğün ve şahit olduğun bütün bu
olaylardan sonra artık gelecek ile ilgili plan yapmak istemiyorsun , çok
anlamsız geliyor. İşte o an büyülü birşey oluyor.
Tamamen yaşadığın ana dikkatini vermeye başlıyorsun , ancak o zevk ve
heyecan vermeye başlıyor. Lakin bu medyadaki popüler anlatmıyla herşeyi
boşver sadece anı yaşa gibi umursamaz ve biraz da ahlaksızca , pervasızca
bir anı yaşamak değil.
Gelecek dediğin şeyin bir resim olduğunu ve onu ancak yaşamakta olduğun
şu an yapacağın fırça darbeleri ile şekillendireceğini anlıyorsun.
Ne kadar dikkatli ve özenli bir şekilde yaşamakta olduğun o fırça darbelerini
atabilirsen bir gün gelecek dediğin o resin geldiğinde ortaya güzel bir tablo
çıktığını görüyorsun.
Hayatı tamamen boşvererek sorumsuzca değil , dikkatini daha iyi bir insan
olmak için , daha iyi bir hayat kurmak için tamamen o ana verdiğinde
sadece gelecekte değil , şimdi şu an , bir sonraki saat , ondan sonraki sabah
hep her an iyi bir insan olmaya , doğru işleri yapan bir insan olmaya adadığında
yaptığın yanlış bir hareketin farkına varabildiğinde daha da önemlisi o yanlıştan
dönmeyi başarabildiğinde , işte bütün bunları yapabildiğinde en azından çaba
harcadığında hayat daha anlamlı ve yaşanabilir olmaya başlıyor.
Geleceğe miras olarak hatalar ve pişmanlıklar silsilesi değil , güzel mutluluklar
ve güzel hatıralar bırakma şansına sahip oluyorsun.
Bir gün harika bir yaz akşamüstü hayatın bir an şöyle bir gözlerinin önünden
geçiyor ve bir an ne kadar güzel bir hayat yaşadığını farkediyorsun.
O an kalbini ve göğsünü acı dolu pişmanlıkların boğmasını değil ,
elinden gelen herşeyi son kuvvetine kadar yaparak güzel bir hayat yaşamak için
çabalamanın hazzını yaşıyorsun.
Herhalde insanın kendi geleceğine bırakabileceği en güzel miras bu olsa gerek . . .
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)