14 Kasım 2017

ESMER GÜNLER

Eğer riskler gerçekleşir ve borsamız çok ciddi bir düşüş yaparsa ; bu düşüş esnasında en büyük
darbeyi yiyecek şirketler kamu hisseleri olacaktır.

Fiatları suni bir şekilde kontrol edilen bu hisseler özellikle pala'nın hışmına uğrayacak ve
bütün gücüyle bunlara saldıracaktır.


En çok merak ettiğim ise aselsan ; neredeyse tüm acemi ve çaylak boracı tayfasının ben uzun
vadeciyim , yok temettücüyüm diye saldırdığı bu hisseden son birkaç haftada büyük para
çıkışı oldu. En çok değer kaybedeceklerin başında olması muhtemeldir.

Ne zaman halk bir hisseye aşık olsa , o hissenin sonu pek hayırlı olmuyor.

Bir zamanlar aktaşlar , kepez ve çukurovalar , doğan holdingler , petrol ofisi , 2000 yılından
sonra  turkcell , türk telekom , kardemirler  vs. vs. vs. liste uzar gider.

Bunlar zamanında hep halkın aşık olduğu kağıtlar ve halkın son aşkı aselsan ; bakalım bunun
akıbeti nasıl olacak ?

Borsadan para çıkışı çok fazla , ülke ekonomisi içler acısı , durmadan halkına yalan söyleyen
bir devlet yönetimi ve halkın yarısı bunun farkında değil ; değil ama bütün yurt dışı görüyor
durumu ve dünya nezdinde itibarımız zedeleniyor.

Ohalden kurtulamadık gitti , evet fransa'da da bir yıldır ohal var ama orada bunu kanun
hükmünde kararnameler ile devleti babalarının çiftliği gibi yönetmek için kullanmıyorlar.

Bir cisim bu sefer gerçekten yaklaşıyor , usd kuru 4 lira üzerine fırlarsa faiz arttırımı gelebilir.

Çünkü 4 tl halk nezdinde psikolojik bir sınır haline geldi ve buranın üzerine gidiş çarşıyı
karıştıracaktır. Ekonomi yönetimi belki şu anda çok ciddi ve iyi niyetli çalışıyor ; lakin
son dört yılda iktidarın yaptığı hataların bir bedeli olacaktır ekonomik olarak . . .

Ve bu bedeli de tabii ki  gariban halk ödeyecektir , zengin  parasını usd bazında vadeli hesapta
tuttuğu için daha da zengin olacak , fakir ise daha fakir olacaktır.

En üst tabaka rahat , en alt tabaka perişan ; ortadaki tabaka ise esnaf , tüccar , küçük ve orta
ölçekli sanayici. Bunlar daha şanslı , çünkü opsiyonları var.
O opsiyon , vergiyi ödememek , ssk ödememek , naylon fatura , hayali ihracat gibi şeylerle
para kazanmak , ürettiği mala zam yapıp işçiye batıyoruz diye zam yapmamak ,
on liralık satışa üç lira fatura kesip vergi kaçırmak , alacaklılara borcunu ödemeyip
bana iki sene müsade verin yoksa ödeyemem diye yalan söyleyip iki üç sene milletin parası
ile para kazanmaya devam etmek gibi daha da aklımıza gelmeyen türlü türlü üçkağıtlarla
hayatlarını idame etmeye devam edeceklerdir ; kısaca sabit gelirliye göre daha avantajlılar.


Bu ülkenin sorunu ülkedeki zengin insanlar değil , her ülkede zenginler var.

Sorun en alttakiler ; çünkü büyük bir korku ile yaşıyorlar.

Mesela avrupada kimse parasız kalırsam aç kalırım  , kiramı ödeyemezsem sokağa atılırım
diye korkmuyor ; çünkü devlet insanların bu duruma düşmememeleri için hayatta kalabilecekleri
kadar bir para sunuyor.

Oysa bizim ülkemizde bir insan parasız kalırsa mahvolur , insanlar bunu biliyor ve paranoyakça
para peşinde koşuyorlar hayatta kalabilmek için.

Mesele zenginlerin basamakları çıkması değil , mesele fakirlerin o basamakları hiç çıkamaması.
Es keza işler yolunda gitse 1-2 sene gelirleri dolar bazında artsa ve o merdivenlerde birkaç
basamak yukarı çıkmayı başarsa bile dar gelirli insanlar ; iki sene sonra herşeyin yine bozulması
ile faizlerin artıp , usd nin delice yükselmesi ile  çıktıkları merdivenlerden bir tekme yiyip
tekrar aşağı düşüyorlar.

Bu döngü hiç değişmiyor , değişmediği için de gelir dağılımı korkunç boyutlarda bozuluyor.
Bu da bir milleti ayakta tutan  manevi ve ahlaki yapıyı da darmadağın ediyor.

Mesele  Ferit Şahenk'in servetini  5 milyar dolardan sekize ya da on sekize çıkarması değil ;
mesele bir ay boyunca en ağır işlerde çalışan insanların  1600 tl maaş almaları ve işsiz kaldıkları
anda çaresiz bir durumda kalacak olmaları.

Kapitalist bir ülkede yaşıyoruz ve bu uçurumu kapatmak için ekonomiyi düzelteceğimize
insanların bu uçurumu görmemeleri için gözlerini boyuyoruz.

Nasıl ?

Türkü kürde kürdü Türke kışkırtarak , hayal satarak ( şans oyunları ile ) , futbol ile ,
cebinde para olmayan adamın  işi gücü bırakıp yabancı kontenjanı düşsün mü , düşmesin mi
diye kafa yorması örneğin , vatan millet sakarya ile   eyyy amerika  eyy avrupa söylemleri ile ,
dini duyguların sömürülmesi ile televizyonlardaki binbir çeşit ve özel tasarlanmış insan beynini
jöleye çeviren programlar ile ve özellikle internet ile ; ki internet tek başına bu listede bir numara kabul edilir.

Son iki yılda iğneden ipliğe herşeye  % 30-40 zam geldi , işçi , memur ve emekli maaşları hariç ;
çünkü enflasyon nasıl oluyorsa hala  % 10-11 civarı duruyor.
Bütün bunlar usd arttı diye gerçekleşti , yarın bir gün merkez bankası faizi arttıracak
ve bu seferde kredi faizleri çok yükseldi , işletme maliyetleri arttı diyen sanayici her şeye
zam yapacak.

Sonuç itibarıyla sıfıra sıfır elde var sıfır ; pastayı dörde bölecekler bir parçasını  % 50'ye
verecekler , pastanın kalan dörtte üçünü ise  diğer  % 50 yiyecek.

Yanlışlıkla kafasını kaldırıp lan oğlum biz niye hep fakiriz diyenlere karşı da , tv deki dini
programlar sık sık fakirliğin ne kadar güzel birşey olduğunu , adeta bir nimet kabul edilmesi
gerektiğini anlatacaklar.

Asıl fırtına devletten kopacaktır ; çünkü yıllar yıllardır gelirlerini bir türlü arttıramayan ama
her nasılsa antin kuntin işler ile para bulup devleti idare edenler ; dereler her yerden kurumaya
başlayınca iyice şaşıracaklar.

Ohal niye uzuyor , gerçeklerin üzerini örtmek için ve hazır ohal varken bir şekilde işi çok kötüye
gitmeden kotarmak için. Lakin bakalım bu sefer güneş yine balçıkla sıvanacak mı ?




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder